ÖNÜMÜZDEKİ GENEL VE YEREL SEÇİMLERDE ADAYLARINI DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ HAKKINDA imza kampanyası

500

hedeflenen

1

imzalayan

90

görüntülenme
Kampanyayı başlatan Serkan Kaya
13.03.2025

Hemen Paylaş


Ana içeriğe geç

Kampanyanı başlattın, tebrik ederiz!

Kampanyanı güçlendirmek için gerekli adımları at.

Banner’ı kapat


Önceki


Sonraki

ÖNÜMÜZDEKİ GENEL VE YEREL SEÇİMLERDE ADAYLARINI DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ HAKKINDA

Başlama tarihi:

10 Şubat 2025


İmzalar: 1Sonraki Hedef: 5

1

5

İmza

Sonraki Hedef


İvme kazanıyor

Bu kampanyayı paylaş

Bu kampanya neden önemli?


Başlatan: 

Serkan Kaya

Önümüzdeki genel seçimlerde, milletvekili adaylarının uygunluğunu değerlendirmek için bir yöntem öneriyorum. Bu önerilerim farklı bakış açıları ile zenginleştirilebilir. Bu yazıyı sabırla okursanız tüm dertlerimizden kurtulmamız çok olası diye düşünüyorum.

 

Aday adayları oy istemek için bize geldiklerinde, onlara, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından sorular yöneltilmesi önemlidir: meslekleri, gelirleri, mal varlıkları, eğitim durumları ve vergi ödeme durumları gibi. Ayrıca, herhangi bir usulsüzlükten veya dolandırıcılık suçundan ceza alıp almadıklarını, eşlerine ve ailelerine nasıl davrandıklarını, düzgün konuşup konuşmadıklarını, kelime dağarcıklarının zenginliğini, tartışma üslubundan edebinden nasibini alıp almadıklarını, çocukları varsa nasıl yetiştirdiklerini sordurtalım.

 

Çevreleriyle, iletişimde oldukları akrabalarıyla, çalıştırdıkları insanlarla olan ilişkilerini, hayırseverliklerini, partisinde gördüğü bir usulsüzlüğün veya yolsuzluğun araştırılmadığını gördüğünde bağımsız milletvekili olarak devam etme cesaretine sahip olup olmayacağını ve kendi seçim bölgesinde bu haksızlığı dile getirip getirmeyeceğini sorgulatalım.

 

Bu soruları, her ilçede ve şehirde bağımsız ve tarafsız sivil toplum kuruluşları tarafından yönetilebilecek bir mekanizma aracılığı ile MV aday adaylarına yöneltelim. Bu kuruluşların tüm şehirlerde ve ilçelerde kurulması için TBMM başkanlığına 50 milyon ıslak imzalı dilekçe göndermek önemli.

 

50 milyon tane ıslak imzalı dilekçeyi hiçbir kimse yok sayamaz ve görmezden gelemez. Bu konunun önemli satır arası şu ki, yok şu parti yok bu parti seçmeni demeden herkes bu dilekçeye imza atmalı. Çünkü herkes adı gibi biliyor ki hangi parti gelirse gelsin, şeffaflık ve etik değerlere öncelik vermeyi önemsemeyen birilerinin her partide her zaman yer bulabilmesi kaçınılmaz oluyor.

 

Bu yüzden, kişisel gururumuzu, bize hiçbir yarar sağlamayan kavgalarımızı bir süreliğine bir kenara bırakıp, bu dilekçeyi imzalamak için birbirimizle konuşalım lütfen. Bu durumu hallettikten sonra istersek kavgamıza kaldığımız yerden devam ederiz. Zaten bunu başarırsak, kavga edecek gerekçelerden de kurtulduğumuzu fark edeceğiz.

 

Burada bir detay var. Bu kuruluşlarda çalışacak insanları devletin tam kontrolündeki üniteler seçmeyecek. Biz seçeceğiz. Mahallemizde sokağımızda, "bundan hileli yalanlı dolanlı bir durum çıkmaz, asla şeytana uymaz rüşvet yemez" denilecek insanları bulacağız.

 

Ya bulamazsak, ya yanlış insanı seçersek gibi düşüncelerin aklımızdan geçiyor olması normaldir. Dürüst insanlar olmayı seçerek doğru insanları bulma niyetiyle yola çıkarsak onları mutlaka buluruz. Namus ve etik hizalanması diye bir gerçeklik var. Ülkemizde, yönetilen her seçmenin ve onları yöneten her partinin tencere kapak uyumlanmasındaki hizalanma gibi düşünelim. Bahsettiğim bu yöntemi aramızda konuşmak ve yaygınlaştırmak için hangi araçları nasıl kullanacağımızı yazının sonunda söyleyeceğim. Şimdi MV aday adayını veya belediye başkanlığı için öne çıkan adayı konuşturalım.

 

Örnek veriyorum. Aday adayı, çeşitli sektörlerde ve gayrimenkul alanında uğraşıyor olsun. Atıyorum, aylık geliri 2 ila 20 milyon ₺ arasında bir para olsun. Ona soralım, bu kadar rahat bir hayatın varken, bu konforu bırakıp niçin TBMM gibi stresi zirvede olan bir yerde çalışmak istiyorsun? Bize cevabı, "milletimin iyiliği için biriktirdiğim deneyimlerimi kullanmak istiyorum" olursa, tamam diyelim.

 

İyi niyetimizi bozmadan, kuruluşlardan gelecek verileri bekleyelim. O veriler ışığında o aday adayına ya vize vereceğiz ya da ret vereceğiz. Diğer tüm kriterlerde on numara yedi yıldız bir profili varsa ve sadece tahsil durumu zayıfsa ona yine de vize verebiliriz. Olabilir, kendini yetiştirmiştir.

 

Kaldı ki, mal varlığı ve geçimi asgari düzeyde olup, milletvekili aday adayı veya belediye başkanlığı için adaylığını koyan herhangi birisi için de bu yöntemler uygulanmalıdır. Ama bu noktada da karşımıza önemli bir sorun çıkıyor. Asgari düzeyde bir maaşla geçinen bir insanın, adaylık başvurusu için ödemesi gereken büyük bir harç tutarı var. Bu parayı ödemesi imkânsız. Bunun da ortadan kalkması için TBMM başkanlığına ıslak imzalı dilekçeler gönderilmesi gerekiyor.

 

Aday adayları bu düzgün profillere rağmen olur da yine de hatalı davranışlarda bulunurlarsa, bu da halledilebilir. O kuracağımız siyaset üstü kuruluşlarda çalışanlar, yazılı sesli görsel yerel medyada onun seçim bölgesinde karıştığı kötü durumların aleyhte propagandasını yapar. Bu kadar kolay. 

 

Bu dilekçeye gereken imzayı topladığımızda tüm sıkıntılarımızdan ne kadar kolay kurtulacağımızı gözümüzde canlandıralım. Bu atacağımız adımlar, gömlekte doğru iliğe sokulması gereken ilk düğme bence.

 

Gelelim asıl soruya. Çözümü bu kadar basit bir yöntem varken neden hiç kimse bunu göremiyor? Çünkü gerçek o kadar gözümüzün önündeki, bu kadar da kolay olamaz diye kronikleşmiş bir kuşkuculuğumuz var. Odanın tam ortasında bir fil var. Biz filin fotoğraflarını çekmek için ormanlarda fil arayıp duruyoruz. Fil sürekli bizle yatıp kalkıyor.

 

Aklımızdaki ikinci soru. Peki, tüm bu problemlerimizden kurtulmak madem bu kadar kolaydı da, memlekette olan binlerce gazeteciden, yüzlerce milletvekilinden, binlerce siyaset bilimciden birileri çıkıp bu yöntemin uygulanması fikrini niye ortaya atmıyor? O insanlardan çok az kısmı inanın bu yöntemi düşünmüştür ama çok kolay olduğu için kendisini komik duruma düşürmemek ve dalga geçilmemek için dışa vurmamıştır.

 

Milletimiz kolay olan bir çözümle dalga geçmeyi seviyor. Nedenini bilmiyorum ama böyle davranıyoruz. O insanların çok büyük kısmı ise bu yöntemi belki de hiç düşünmemişlerdir. 

 

Bu fikrin, türlü partilerin seçmenleri olarak aramızda konuşulması için zemini ve araçları oldukça kolay pratiklerle gerçekleştirilebilir. Her şehirde ve ilçede yerel medya araçlarına, radyolara tvlere gazetelere bir ilan geçilecek. Tüm ülkede bu ilanlar herkes tarafından okunacak. Bu kadar kolay. Bunun utanması ayıbı olmaz. Bu bir suç da değildir. Kendimiz için faydalı olacak bir yöntemi denemek istemek en doğal hakkımızdır.

 

Milletimiz biraz dalgacıdır evet, ilk duyulduğunda noluyor denir, sonra neden olmasına döner iş. Yerel medya basamağı geçildikten sonra insanlar zaten birbirleriyle otomatikman bunu konuşacaklar. Sokakta bu konu konuşulduğunda gerisi çorap söküğü gibi gelecek. Caddelerde imza standları kurulduğunda ise yelkenlerimize istediğimiz kadar rüzgarı alırız.

 

Hayatımızda, sosyal dinamiklerimizi korumak için buna benzer uyguladığımız birçok gerçekçi yöntemimiz var. Araba almadan önce ehliyet alırız. Çünkü, arabanın a'sından anlamadan milyonluk arabamızı lunaparklardaki çarpışan araba gibi sürme fikrini irrasyonel ve akıl dışı buluruz.

 

Canımızı, malımızı, o araba için çalıştığımız ömrümüzü emeğimizi, başkalarının canını ve malını ve emeklerini bu tercihimizle heba etmeyi delilik olarak tanımlarız. Bindiğimiz otobüsün veya uçağın kaptanlarının, ameliyat öncesi bir cerrahın, sürüş ve operasyon öncesi alkollü yalpalayarak yürüdüklerini gördüğümüzde bu akıl dışı durumu hemen yetkili kurumlara iletiriz.

 

Böyle davranarak rasyoneliteye sadakat gösteririz. "Zaten her pilot her cerrah böyle, masada kalmam umarım, uçak düzgün biçimde uçar ve sağ salim ineriz umarım" demeyiz. Bu şartlarda başımıza bir şey gelmemesi için evrene iyi dileklerde bulunmayız. Hayatımızın her alanında rasyoya bağlı olarak kendimizi güvende hissetmek için binlerce tutarlı seçimimiz var. Özel hayatımızda namusumuzu paramızı canımızı korumak için sosyal etkileşimde olduğumuz insanlardan garantiler ve istatistikler ve güvenceler alma aklımız ve alışkanlığımız var.

 

Yani, milletvekili ve bb ve hatta muhtarlık seçimi için bile önerdiğim bu şeyleri anormal bulacak ya da yadırgayacak tutarsız bir hayatımız yok. Bizler tutarlı bir toplumuz. Pratiğimiz var. Ekmeğimizden arabamıza, salçamızdan yumurtamıza, tişörtümüzden ayakkabımıza kadar ödediğimiz vergiler için çalıştığımız emeğimize sahip çıkmak için bu pratiği düşünmek istemez misiniz. Ömrümüzü niye böyle kolay emanete veriyoruz ki? Ya tutarsa diye. Belki bu seçtiğimiz iyi çıkarsa diye. Kam değiliz, geleceği görmüyoruz, ama ya tutarsa diyoruz. 

 

Tüm ömrümüzü ve çocuklarımızın ve sonraki nesillerimizin hayatlarını bu türden bir bilinçle her bahiste kaybettiğimizi görmemiz gerekiyor. Hayatımıza direkt etkileri olacak bu konuda kazı kazan ya da piyango çekilişleri gibi olasılıkları şanslara bağlamayı çok denedik ve her defasında sonuç aynı.

 

Her şehirde ve ilçede yerel gazetelere aşağıdaki gibi bir ilan vermek için bu konuyu çevremizle dostlarımıza açarak yapılabilirliğini konuşabilir miyiz. Çünkü böyle bir ilan vermek kanunen hakkımız. Herhangi bir cezai yaptırımı yok. Elimizde kalan tek alternatif bu. Deneyeceğimiz ve denendiğinde kalıcı bir çözüm getirecek tek yöntem bu.

 

Bize layık olan hayat standartlarını başka nasıl elde edeceğimizi düşünelim. Sonuç sıfıra sıfır. Hep deniyor ki biz nasılsak öyle yönetiliyoruz. Bu yanlış bir tez. İçimizden iyilerin seçilmesini ve bizi yönetmelerini hiçbir zaman gerçekleştiremedik.

 

O zaman acaba neyi hiç denemedik diye bir soru sormamız gerekiyor. Fırsatlar sürekli kötücül insanlara verildiğinde, kendimizi topyekûn kötücül bir millet olarak hissediyoruz. Bilinç kayması yaşıyoruz. Aramızda birçok iyi insan var. O iyicil insanlar tarafından yönetilmemiz için gerçekçi yöntemleri denemenin zamanı gelmediyse, bunu denememiz için başka hangi acıları daha göğüslememiz gerekiyor ki artık tamam bundan başka çaremiz yok diyelim.

 

Bunların bitmesi için aşağıdaki dilekçenin, yerellerdeki yazılı sesli görsel basın araçlarında ilanen gerçekleşmesi için sohbet imkanı bulduğumuz her yerde bunu dile getirebilir miyiz. Bu dilekçeler çoğaldıkça, inanıyorum ki insanlardan farklı fikirler ortaya çıkacak.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TBMM BAŞKANLIĞINA

 

Konu: Seçim Aday Adaylığı Sürecinde Halk Olarak Denetim Hakkını Elde Etmek ve Harç Talebinin Kaldırılması Hakkında 

 

Sayın TBMM Başkanı,

 

Genel seçimlerde ve belediye başkanlığı seçimlerinde aday adayı olarak öne çıkacak kişilerin yeterliliklerinin denetlenmesi amacıyla, halk olarak siyaset üstü sivil oluşumlu bir dernek kurmayı ve bu dernek aracılığıyla aday adaylarını denetlemeyi talep ediyoruz.

 

Ayrıca, aday adaylığı sürecinde adaylardan talep edilen harç tutarının kaldırılmasını talep ediyoruz. Bu talebimizin hayata geçirilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti TBMM Başkanlığı'na gönderdiğimiz 50 milyon adet ıslak imzalı dilekçenin dikkate alınmasını ve bu yönde halka yetki verilmesini talep ediyoruz.

 

Bu bağlamda, konunun gerekliliklerinin yerine getirilmesi için gereken yasal düzenlemelerin yapılmasını arz ederiz.

 

Saygılarımızla,

 

[Adınız Soyadınız]

[Adresiniz]

[İmza]

 

Ekler:

50 milyon ıslak imzalı dilekçe

 

Bu dilekçenin içeriği geliştirilebilir. X'de, İnstagram'da, YouTube'da ve diğer sosyal medya platformlarında etkileşimi yüksek hesaplarda bu konu dile getirilebilir. Toplumumuzda referans profil olarak öne çıkmayı başarmış insanlar tarafından gündeme getirilebilir. 

 

Herhangi bir siyasi figürün böyle bir dilekçeye destek vermesi zor olabilir, ancak halkın talebi ile değişim mümkün olabilir. İçlerinden birileri çıkar ve destek verirse bu gerçekten etkili olabilir.

 

Her gün her an karşımıza çıkarılan yeni gündemler ile boğuşmak bence zaman kaybı. O problemlerin hepsi, yanlış iliklenerek elimizi kolumuzu gömleğimizin içinde hapseden manipülasyon düğmeleri. O problemlerle boğuşurken istem dışı paniğe kapılarak, doğru iliklenmesi gereken ilk düğmenin kör noktamızda kaldığını görmemiz gerek.

 

Bu ilk düğmeyi bize göstermemek için kafamızdan aşağıya boca edilen gündemlerin hipnozundan kurtulmamız gerekiyor. Kendimize bir şans verelim. Bu dilekçe hakkında fikir yürütelim lütfen. 

 

Ben, üniversite bitiren veya binlerce kitap okuyan birisi değilim. Ortaokul düzeyinde bir eğitim alan, asgarî ücretle çalışan ve aklı en standart seviyede olan birisiyim. Aklım yettiğince bir şeyler yazmaya çalıştım. Bahsettiğim bu yöntemin içeriğinde doldurulması gereken birçok eksikliklerin olduğunu biliyorum. Herkes kendi fikrinden katkı yapabilirse buna çok sevinirim. 

İmza kampanyalarının daha güçlü olup sesini daha çok kişiye duyurabilmesi için bize destek ver!

Hemen KREOSUS sayfamızdan desteğini başlat! Desteğiniz yazılım, tanıtım ve yönetim masraflarımızın karşılanmasında kullanılacaktır.

Yorumlar 1

  1. Serkan Kaya 10.02.2025 16:30
    10.02.2025 16:30
    Kampanyaya katılımın çok olması dileklerimle.
  2. ${item.displayName} ${item.date}
    ${item.comment}

500

hedeflenen

1

imzalayan

90

görüntülenme

Hemen imzala

Hemen Paylaş!

İmza kampanyalarının daha güçlü olup sesini daha çok kişiye duyurabilmesi için bize destek ver!

Hemen KREOSUS sayfamızdan desteğini başlat! Desteğiniz yazılım, tanıtım ve yönetim masraflarımızın karşılanmasında kullanılacaktır.