GEZİ PARKI VE AKM’DEN SONRA
MUŞ’DAKİ YIKIMA DA DUR! DE
ARTIK YETER! Sa Sufi! It’s enough! Es ist genug! Edi Bese!
Ragıp Zarakolu
Türkiye’deki yıkıcı “müteahhitokrasi” terminatörlüğüne artık dur demenin zamanı gelmedi mi?
Bir yandan sözde 1940’da yıkılan Taksim Topçu Kışlasının” tarihsel mirasına sözde sahip çıkıyorlar.
Öte yandan, tarihsel İstanbul Rumluğunun tarihsel yaşam mekanı olan Tarlabaşını yok ediyorlar.
İstanbul Çingenelerinin tarihsel mekanı Sulukule çoktan yerle bir edildi bile ve onlar çoktan İstanbul’un en dışlarına tehcir edildiler bile.
İstanbul’un 1940- 2013 arası tarihsel bir mekanı olan Gezi Parkını yıkmak neyin nesi?
O da tarihi mirasımızın bir parçası.
Eğer herkes kendi ideolojik yaklaşımına göre, reddettiği mirası yok edecek ise, “yandı keten helvası!”
AKM’ de tarihsel bir dönemimizin mirası, hem de acı bir öirası.
Hürriyet’te, hala AKM’yi “anarşistler” yaktı diye yazılar çıkabiliyor.
Hayır efendim, AKM o zaman, tam da Arthur Miller’in “Cadı Kazanı” oynarken, “gerizekalılıktan” yandı.
Oyun da, bir yanma sahnesinde perde tutuştu.
Ve AKM’nin yangın söndürme mekanizması çalışmadı, su deposu boşalmış!
Ve ardından, aynı şimdiki gibi bir cadı kazanı kaynatıldı.
1971 Temmuzunda, Sanasaryan Handa falakalı sorguda ike, bir ara gözüm Devrim İçin Hareket Tiyatrosundan Işıl Özgentürk’e takıldı. “Operayı yaktı” diye getirmişlerdi. Selimiye’de iken bu kez Müslüman bir kardeşimi gördüm. Delirmişti işkenceden. Ona da ihale etmeye çalışmış anlı şanlı 1. Şube.
Sonra “ihale” büyüdü. Tersane İş Sendikasından yolu geçmiş herkes Ziverbey’de inletiliyordu. Yalan söylesen de, kurtulamıyordun. Çünkü yalanda çelişki arıyordu zebaniler. Haydi bir daha yık insanları işkenceye. As çarmıha, bas falakayı. Gemiyi de onlar yakmıştı. Sonra ihale Boğaz Köprüsüne kadar büyüdü.
Ve sonunda Yücel Yaman başta, herkes çatır çatır tazminat aldı bu engizisyon işkencelerinden dolayı. Ama Türk Adaleti ve Emniyeti ve MIT’i asla özeleştiri yapmadı!
Kemalist yada Dinci yok birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız!
Hani MacCarthy yıllarında 36 yaşında karanlık bir biçimde sokakta ölü bulunan ve ölümü “sarhoşluğuna” bağlanan büyük şair Orhan Veli’nin dediği gibi:
“Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek ki bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen,
Ankara'dakileri sen...
Sen ne domuzsun, sen!”
AKM’nin restore edilmesi için, son ana kadar kültür savaşımı yapan Ertuğrul Günay iyi bir kaynak ayarlamıştı, İstanbul Dunya Kültür Başkenti sayesnde. Kemalistlerimiz ise bunu mahkeme karı ile engellemeyi başardılar. Gerekçe: “Restoran olmaz Kültür Mekanında”; “satış bölümü olmaz”. Olur Baylar Restoran da olur, satış merkezi de. Gidin Paris’e, Bouburg’un kaç tane restoran ve kafesi var, güzel bir de kültür ürünleri satış yeri var. Çok da severim oralara takılmayı. Hadi Kemalistler verdiniz mi topu Bay Erdoğan’a, o da kaçımadı fırsatı tabii.
AKM derken nerelere geldik.
Ve ekranıma acil bir ÇAĞRI düştü. Yine bir Tarihkırım, yine bir Kültüryıkım. Herkesi duyarlı olmaya çalışıyorum:
MUŞ’ da TARİHİ ERMENİ EVLERİNİN KATLİAMINA BİR İMZA İLE DUR DE!
Bu ülkede 1915 'in hesabını soramadığımız için bu gün bütün kadim halklar ( Ermeniler, Süryaniler, Rumlar, Kürtler ) sistematik bir şekilde katliam yaşıyor. 1915 Soykırımı ile başlayan süreç günümüze değin kültürel ve ekonomik soykırımla devam etmiştir.
Muş’ta AKP’li Belediye, Tarihi Ermeni evlerini yıkarak TOKİ’ ye peşkeş çekiliyor. Hepimizin bildiği üzere Sermayenin bir amacı karını maxime etmesi diğer bir amaç da Toplumsal bellekleri yok etmek amaçlıdır.
Bu gün anayurtları olan bu bölgede Ermeni halkının bütün izlerini silmek isteyen Kemalizm, Muş’ta AKP Kemalizm ile bunu yapmaya çalışmaktadır. MUŞ BÖLGESİNDE özellikle Halkların kardeşliğini savunan BDP' ye, İHD’ye, HDK' ye ve de Çevre örgütlerine bu anlamda çok iş düşüyor. Bu gün ERMENİ EVLERİ talan edilirse, Kemalist Cumhuriyet gün gelir Kürt halkının da evlerini başına yıkar.
Bir kültürü yok etmek, insanlığı yok etmektir. Bu bir tarih katliamıdır.
Halkların kardeşliği/Eşitliği adına bu YIKIMA bir imzayla sende dur de.